Kıskançlık: Görünmeyen Sahne

Neden En Çok Gizlediğimiz Duygu, Zihinde Bu Kadar Gürültü Koparır?

Kıskançlık, çoğu zaman dışarıdan belli olmaz. Yüz sakin, ses nötrdür. Ama zihnin içinde… ince ince işleyen bir sahne vardır: yorumlanan bakışlar, hayal edilen ihtimaller, bir anda yükselen o “acaba?” sesi.
Bu yüzden kıskançlık, dışarıdan sessiz ama içeride fırtınalı bir deneyimdir.

Peki kıskançlık neden olur ve beyin bu duyguyu neden bu kadar güçlü hissettirir?


Kıskançlık Bir Zayıflık Değil, Beynin Bağlılık Alarmıdır

Kıskançlık sandığımız gibi “aşırı sahiplenme”yle başlamaz.
Sinirbilim bize şunu gösteriyor:

  • Beynin tehdit sistemi (amigdala) olası bir kaybı tarar.
  • Aynı anda ödül devresi (dopamin sistemi) değer verdiğin şeyi koruma sinyali gönderir.
  • Beyin bu iki sinyali birleştirir ve şöyle der:
    “Bu senin için önemli. Dikkatini buraya ver.”

Yani kıskançlık, sevdiğin kişiyi veya değeri kaybetme ihtimali belirdiğinde çalışan biyolojik bir uyarı mekanizmasıdır.
Problem şu ki; beyin çoğu zaman gerçek tehdidi değil, sadece ihtimali işler.
Bu yüzden bazen hiçbir kanıt yokken bile iç sahneler ağırlaşır.


Kıskançlığın Kökü Sevgi Değil, Görülme İhtiyacıdır

Kıskançlık genellikle “çok sevdiğim için böyle hissediyorum” diye açıklanır.
Oysa derine indiğimizde şu sorularla karşılaşırız:

  • “Benim değerim fark edilir mi?”
  • “Yeterince önemli miyim?”
  • “Yerim kolayca değiştirilebilir mi?”

Bu soruların her biri kıskançlık duygusunun temelini oluşturur.
Kıskançlık kötü bir karakter özelliği değil; genellikle:

  • Değer görme isteği,
  • Aidiyet ihtiyacı,
  • Güvende hissetme arzusu,
  • Ve geçmişten gelen duygusal yaraların bir yansımasıdır.

Yani kıskançlık, “fazla sevme” değil, yeterince görünmeme korkusunun sesidir.


Her Kıskançlık Aynı Değildir – Ve Aynı Yöntemle Çözülmez

Kıskançlıkla baş etme yolları kişiden kişiye değişir.
Çünkü bu duygunun ardında:

  • Geçmiş ilişkiler,
  • Çocuklukta yaşanan karşılaştırmalar,
  • Reddedilme anıları,
  • Bağlılık stilleri ve özgüven yaraları olabilir.

Bu yüzden tek bir “doğru yöntem” yoktur.
Bir kişi için işe yarayan bir yöntem, başka biri için tetikleyici olabilir.
Kıskançlık evrensel bir duygu değil, kişisel bir hikâyedir.


Kıskançlıkla İlişkin Değişebilir

Kıskançlığı anlamak çoğu zaman rahatlatır.
Ancak sadece anlamak, otomatik düşünceleri ve iç sahneleri kendiliğinden dönüştürmez.
Eğer zihninde aynı görüntüler tekrar ediyor, kalp atışların hızlanıyor ve düşüncelerin seni yönlendiriyorsa; bu duygu artık çalışılması gereken bir süreç haline gelmiştir.


Birlikte Çalışmak İstersen

Kıskançlığın senin için nasıl başladığını, zihninde hangi sahneleri tetiklediğini ve ilişkilerinde nasıl bir döngü oluşturduğunu birlikte keşfedebiliriz.
Evital üzerinden bir psikolojik danışmanlık seansı planlayarak, bu duygunun sadece ne olduğunu değil, senin hikâyendeki yerini de anlayabilirsin.

Kıskançlık duygusunu anlamak, kendinle ilişkinin en güçlü adımı olabilir.

Klinik Nöropsikolog Gizem Can Atmaca'dan online danışmanlık almak için tıklayın: