Stres, günlük yaşamda karşılaşılan baskılar ve zorluklar nedeniyle ortaya çıkabilir. Uzun süreli stres, hem bedensel hem de psikolojik sağlığı etkileyebilir ve yönetilmesi gereken bir durumdur.
Bir şirketin en büyük gücü, mutlu çalışanlarıdır.
Ancak modern iş dünyasında çalışan mutluluğu artık sadece iyi bir maaş, konforlu ofis ya da sosyal haklarla açıklanmıyor.
Çalışanlar artık psikolojik, fiziksel ve sosyal iyilik hâlini bütünsel biçimde destekleyen işverenleri tercih ediyor.
Bu yeni dönemde Evital, kurumların bu beklentiye yanıt verebilmesi için dijital
Stresi genellikle “kafam çok dolu” diye tanımlarız ama stres yalnızca zihinde yaşanmaz. Beyin strese girdiğinde, tüm vücuda alarm sinyalleri gönderir. Bu sinyaller uzun süre devam ettiğinde hem bedensel hem psikolojik yıpranma başlar.
1. Kaslarda gerginlik
Boyun, omuz ve sırt ağrılarının büyük bölümü kronik stresle ilişkilidir. Beyin, stres anında “hazır ol”
Birine öfkeliyken “Sakin ol” dendiğinde neden daha da sinirlendiğini fark ettin mi?
Çünkü insan beyni stres hâlindeyken bu tür rasyonel telkinleri algılayamaz. Zihin “tehlikede” moduna geçtiğinde, mantıklı düşünme yerine otomatik tepkiler devreye girer. “Sakin ol” sözü de bu anda tehdit gibi algılanır ve tam tersi etki yaratır.
Neden işe yaramaz?
Stresli anlarda neden hemen öfkeleniriz? Bazen küçük bir olay, beklenmedik şekilde sert bir tepki doğurur. Aslında bu, kontrolsüz bir “karakter özelliği” değil; beynin hayatta kalma sisteminin bir yansımasıdır. Stres ve öfke, sinir sisteminde aynı kökten beslenen iki tepkidir.
Beyin bu iki duyguyu neden karıştırıyor?
Beynimizin limbik sisteminde yer alan amigdala,
Sporcularda psikolojik dayanıklılık, stres yönetimi ve mental hazırlık fiziksel güç kadar önemlidir. Başarıya giden yolda zihnin rolünü Evital blogunda keşfedin.
Son zamanlarda çevrenizde sık sık şu cümleleri duyuyor musunuz?
“Sürekli yorgunum, ama nedenini bilmiyorum.”
“Hiçbir şey yapmasam bile bitkin hissediyorum.”
“Eskisi gibi motive olamıyorum.”
Bu durum sadece size özgü değil. Son yıllarda dünya genelinde giderek yaygınlaşan bir ruh haliyle karşı karşıyayız: Kollektif yorgunluk. Yani bireysel değil, topluca hissedilen tükenmişlik, duygusal
Eylül ayı yaklaşırken çocuklar kadar ebeveynlerde de hareketlilik başlar. Okul alışverişi, kayıt işlemleri, kıyafet ve çanta telaşı… Ancak bu hazırlığın perde arkasında daha görünmeyen bir gerçek vardır: Sessiz bir kaygı. “Acaba bu yıl nasıl geçecek?” sorusuyla başlayan iç konuşmalar, zamanla “Yeterince ilgileniyor muyum?”, “Arkadaşları olur mu?”, “Dersleri takip edebilecek mi?
Modern ofisler… Açık planlı masalar, beyaz ışıklar, kahve köşeleri ve dolup taşan takvimler. Dışarıdan bakıldığında düzenli, profesyonel, kontrollü bir hayat akıyor gibi görünse de içeride bambaşka duygular saklanıyor. Sessizce tuvalete gidip ağlayan çalışanlar, boğazındaki düğümü bastırarak toplantıya katılanlar, Slack’te aktif görünmeye çalışırken tükenmiş hissedenler…
Kurumsal hayatın görünmeyen anksiyetesi, çoğu